Bir aydan fazla zamandan beri, Türkiye de, fiilen azınlık durumunda olan Kürtlere ve Kürt partisi HDP’ye karşı, koordine bir ırkçı saldırı dalgası var. Türk Hükümeti ve PKK arasında aynı zamanda yürütülen barış görüşmelerine rağmen, HDP’ye ait teşkilat büroları, Kürt Bölgesi ya da sıradan insanlar sadece Kürtçe konuştukları için, reaksiyoncuların saldırısına uğruyor ve üstüne üstlük devlet bu saldırganları koruyor.
Bu saldırıların tepe noktası, onlarca sivilin hayatına mal olan ve kentin büyük kısmını çöle çeviren, Kürt şehri Cizre’nin kuşatılmasıydı. Erdoğan, IŞİD ve PKK terörüne karşı bir savaş yürüttüğünü iddia ediyor ama, gerçek şu ki, Erdoğan’ın eylemlerinin büyük kısmı IŞİD’ e yardım ediyorken, orada şimdiye kadar en kararlı mücadeleyi yürütenler, PKK’ye bağlı savaşçılardı. Bu “Terörizme karşı savaş” Kürtlere ve Türkiye soluna karşı bir savaştır.
Gelişmekte Olan Sınıf Mücadelesi
Şimdi Erdoğan’ın önünde duran problem, kitlelerin her geçen gün daha da radikalleşmesidir. Çünki, geçtiğimiz on yılda AKP iktidarı boyunca, ekonomik gelişme, küçük bir kapitalist azınlıkla birlikte halk kitlelerinin de yaşam koşullarını iyileştirmesine rağmen bugün, bedelini fakir halkın ve işçi sınıfının ödediği ve artarak ödeyeceği bir kriz söz konusu. Türkiye’de ki hakim koşullara dair memnuniyetsizlik, kendini bir yandan 2013 de Gezi Parkı Direnişi’nde ve diğer yandan 2015 seçimlerinde apaçık ortaya koydu. Bu seçimde Türkiye’de ki hoşnutsuzluk, ilk kez HDP ile politika sahnesinde bir valf buldu. Ve bu valf Türk ve Kürt işçi sınıfı arasındaki bölünmenin üstesinden gelmeyi de kısmen başarırken, Erdoğan’ı tarihi bir yenilgiye uğrattı. Bütün bunlar Erdoğan’ın Kürtlere ve solculara saldırmasının altında yatan sebeplerdir.
Devrimci Çıkış Yolu
Kürt kitlelerinin, İşçi ve Köylülerinin, kendilerini Türk kapitalistlerin askeri saldırılarına karşı, ellerinde silahla bile savunmak meşru haklarıdır. Yine de gerekli olan şey bu izole eylemler değil. Herhangi bir Türk askeri ya da polisini öldürmekle, Erdoğan minimal düzeyde bile zayıflatılamaz. Aksine, bu Erdoğan’ın tam da istediği şey. O, bu tür eylemleri, Türk nüfusun yoğun olduğu alanlarda destek bulmak ve Türk ve Kürt kitlelerini bölmek için kullanıyor. Erdoğan’la mücadele edebilmek için gerekli olan şey, Kürt kitlelerinin Türk işçileriyle birlikte, Erdoğan’ın yozlaşmış iktidarı, baskı ve ırkçı politikalarına karşı ayaklanmasıdır.
İşçi Sınıfının Birliği
Hareket, Erdoğan’a karşı birlikte mücadele etmek için, Türk işçi ve gençlerini örgütleme yoluna gitmelidir. Erdoğan için ırkçı ve anti Kürt duyguların kışkırtılması, ülkenin batısındaki sol muhalefeti ezme girişimidir. Ölen asker yakınlarının düzenlediği gösteriler ve öfke patlamaları göstermektedir ki, orada da onun iktidarına ve politikalarına duyulan nefret yaygın ve köklü. Onun iktidarı için en büyük tehdit, Türk ve Kürt işçi ve gençliğinin birlikte örgütlenmesiyle ortaya çıkacaktır. Erdoğan bir iç savaşı kışkırtarak, aslında Türkiye’de bir diktatörlük hazırlıyor.
Kapitalizmin Krizi
Biz sadece Erdoğan rejiminin derin krizine değil, aynı zamanda bir bütün olarak Türk Kapitalizminin krizine de tanıklık ediyoruz. Kitlelerin ihtiyaçlarını karşılamakta aciz kalan kapitalistler, kendi iktidarlarını korumak için hep daha sağa kaymak zorunda kalırlar. Erdoğan yalnızca onların temsilcisidir. Ona karşı her mücadele aynı zamanda kapitalizmle mücadele olmalıdır, çünkü kafaların değişmesi tek başına hiçbir şeyi düzeltmeye yetmez.
Türklerin ve Kürtlerin çıkarları birbirine zıt değil. Sermaye sahibi, sefaletten başka bir şey üretmeyen zengin ve güçlüler utanmaz bir lüks içinde yaşarken, onları sermaye kırıntıları için kapıştıran, sistemin vahşi doğasıdır. Sadece, bütün kaynakları ve serveti ele geçirip herkesin iyiliği için kullanma amacıyla bütün ezilenlerin ortak mücadelesi bu vahşetten çıkmanın bir yolunu gösterebilir.
- Kahrolsun Savaş
- Kahrolsun Erdoğan ve onun hırsız ve dolandırıcı hükümeti
- Çok yaşa işçi sınıfının mücadele içindeki birliği
tercüme: Elif Kuru
|